Teknolojinin hızla gelişmesiyle beraber yaşanılan hızlı değişim bilgi savaşı kavramı ile günümüzde askeri ve coğrafi üstünlüğü ön plana çıkaran saldırılar yerine bilgisayar sistemleri üzerinden daha kolay ve kısa sürelerde yapılabilen saldırıları mümkün kılmıştır.
Gelin Küreselleşmenin teknolojik boyutunu bu noktada irdeleyelim.
Bilgi Savaşı
Bir bilgisayar korsanı bilgisayar, modem ve telefon hattı yeterliliği ile bir şebekeye saldırabilmektedir. Kritik altyapı ağlarını kesintiye uğratabilmektedir. Bu nedenledir ki Devletlerin güvenliği açısından da bir bilgisayar korsanı, kişisel bir nedenden dolayı, protesto hatta ve hatta hobi amaçlı olarak bile, gelişmiş bilgi sistemlerini tehdit edebilir konumdadır.
Örneğin, internet üzerinden gönderilen virüsler, binlerce hatta milyonlarca bilgisayarı etkileyerek çok büyük zararlara neden olabilmektedir. Geçtiğimiz haftalarda ABD ve Kuzey Kore çekişmesinde de yaşandığı gibi altyapı sistemlerini çökertebilmektedir.
Bilgi Savaşı olarak adlandırılan ve ilerideki yazılarımda ayrıntılı olarak değerlendireceğim bu yeni çağın savaş biçiminin günümüze en yakın örneği ve en net hali ile ilk uygulamalarını görebildiğimiz Körfez savaşlarında da olduğu gibi, karşı tarafın birliklerine ait haberleşme ve Komuta Kontrolü bilgisayar ortamında yapılan müdahalelerle etkisiz hale getirilebilmektedir. Yine Arap Baharı olarak adlandırılan süreçte de Bilgi Savaşı yöntemlerinin kullanıldığı aşikardır.
Bilginin hâkim olduğu çağımızın toplumsal yaşamı; bilgi artışındaki büyük hız, bu bilginin gelişmiş iletişim imkânlarının kullanılmasıyla sağlanan hızlı aktarımı ve bunların sonuçlarından biri olarak da yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla, bireysel anlamda yaşantı biçimlerini, devletler anlamında da güvenlik, strateji ve birbiriyle ilişkili benzer pek çok kavramı etkileyen bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilişim Teknolojileri ve Küreselleşme
Teknolojideki son gelişmeler, yaşadığımız Dünya’da da kurumlar açısından aşağıdaki yönleriyle etkilemektedir.
- Yaratılan zenginliğin değişimi;
- Güç dağılımının değişimi;
- Karmaşıklığın artması (sistemlerin bütünleşmesi anlamında);
- Mesafelerin kısalması;
- Yaşam tempomuzun artmasıyla zamanın sıkışması biçimindedir.
Küreselleşme nedir ki?
Küreselleşme, herkesin bildiği ama birçoğunun tam kavrayamadığı veya farklı amaçlarla kullandığı bir kavram/süreci ifade etmektedir. Kimileri bu sürecin yeni bir sömürü yöntemi olduğunu ileri sürer. Kimileri küresel gönenç artışı için bir fırsat olduğunu iddia etmektedir. Kimilerine göre küreselleşme, iktisadi açıdan liberalizmdir. Ya da demokratik kavramların ve kuralların evrenselliğidir. Kimilerine göre evrensel insan hakları, kimilerine göre çevreyle ilgili sorunlardır. Kimilerine göre ise yukarıdakilerin hepsini kapsayan bir süreç ile ilgili bir kavramdır.
Küreselleşme kavramının popülerliğine ve bu konudaki literatürün genişliğine rağmen, kavramın kesin bir tanımı yoktur. Genel ifadelerle küreselleşme, bütünleşen, ama aynı zamanda parçalanan, evrenselle yerelliğin ironik bir şekilde birbirine geçtiği ve karıştığı bir dünya imgesi olarak karşımıza çıkıyor. Kısaca 20. yüzyılın insanı Karl Polanyi’nin ifadesiyle “büyük dönüşüm”e tanıklık ediyor.”
P.G. Cerny’nin ifade ettiği üzere: “Küreselleşme yeni bir dünya düzeninin değil fakat yenidünya düzensizliğinin, hatta üst üste gelen ve rekabet halindeki otoritelerin, çoklu bağlılıkların ve kimliklerin, prizmatik uzay ve inanç nosyonlarının oluşturduğu “yeni bir ortaçağ” işaretçisi olarak görülebilir.
Kısaca küreselleşme; dünyanın tek mekân olarak algılanabilecek ölçüde sıkışıp küçülmesi anlamına gelen süreci ifade etmektedir.
Aslında konuya bu yazımızla henüz giriş yaptık. Devamı niteliğinde Bilgi güvenliği, bilişim güvenliği ve milli güvenlik kavramlarını incelediğimiz diğer yazılarımızı okumanızı öneririz.